Σάββατο 11 Ιουνίου 2011

Hatırlatmayın şunu kefereye!

ENGİN ARDIÇENGİN ARDIÇ

SABAH

Bugün Atina'da bir "İstanbul'u geri alacağız" mitingi düzenlense... Şehrin surlarının da bir maketi yapılsa ve Ortaçağ zırhlarına bürünmüş savaşçılar o surlara saldırsalar... 

"Yunan Battal Gazisi" diyebileceğimiz efsanevi kahramanları "Diyenis Akritas"kılığına girmiş bir herif de bizim Ulubatlı Hasan'ı kolundan tuttuğu gibi aşağı atsa...
Derken beyaz bir atın ütünde İmparator Konstantinos belirse ve yanında Lukas Notaras, Yorghos Frantzis falan kılığına girmiş birtakım heriflerle birlikte şehre temsili olarak girse...
Mukavvadan yapılmış bir Ayasofya'nın da minarelerini sökseler ve tepesine de haçı taksalar...
Tütsüler yakılsa, ilahiler söylense...
Hoşunuza gider miydi?
 

Gitmezdi. Kıyameti koparırdık, elçimizi geri çekmeye kadar varırdı iş.
Öyleyse siz niçin yapıyorsunuz bunu?
Aradan tam beş yüz elli altı yıl geçmiş, geçen gün almış gibi daha neyi kutluyorsunuz?
Niçin her sene bu zamanda dönüp dönüp bütün dünyaya "burası aslında bizim değildi, sonradan geldik, zorla aldık" mesajını veriyorsunuz?
Neredeyse altı asır önceki meseleyi niçin taze tutuyorsunuz?
Alınan şehrin "bir gün geri verilebileceği" 
korkusu mu var bilinçaltınızda?

Korkmayın, bir avuç Ergenekoncu ahmağın iddia ettiği gibi "1919 şartları" falan yok ortada...
Korkmayın, dokuz milyon Yunan, on iki milyonluk şehri geri alamaz, alsa da içinde oturamaz.
O rüyayı gören, bir avuç manyaktır.
Bizim burada da İstanbul'un fethi kutlaması yapan bir avuç fanatik ama sesleri gür çıkıyor.
Ya herifler şimdi "üç gün üç gece yağmaladılar" diye tuttururlarsa ne diyeceğiz? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde savunma mı yapacağız, yoksa tarihçilere mi bırakacağız?

Hep "aldığımız" şehirlerle övüneceğimize, "kurduğumuz" şehir varsa onunla övünelim.
Öyle bir şehir yok. Buram buram Anadolu, baştan aşağı "sonradan alma"...
Anadolu ismi bile, sanıldığı gibi "annelerle dolu" demek değil, Rumca "i anatoli" yani "doğu" kelimesinden tornistandır.
İstanbul isminin, Evliya Çelebi'nin esrarlı "leb-i dilber" macununu çekip çekip salladığı gibi "İslam bol" lafından gelmeyip, gene Rumca "stin poli" (stimboli okunur) yani "şehire, şehirde" deyiminden geldiği gibi...
Fakat tamam yahu, yerleştik artık, göçebelik bitti.
Göçebelik bittiği için millet apartman dairelerini beşer beşer alıyor, kimse bizi sürüp çıkaramaz, rahatlayın artık... Köylülerimiz İstanbul'u katletmekle yetinsinler, fazla bağırıp çağırmadan... 

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ardic/2009/05/29/hatirlatmayin_sunu_kefereye

Δεν υπάρχουν σχόλια:

Δημοσίευση σχολίου